EDİRNE
DÜĞÜNÜNÜN
ARDINDAN…
DÜĞÜNÜNÜN
ARDINDAN…
Sevgili
kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.
Türkiye
Yahudileri 41 yıl sonra ilk olarak, tarihi Edirne Sinagogunda düğün yaptılar. Edirne
Sinagogu, Avrupa’nın sayılı sinagoglarından biri. Eh doğrusu, düğün de epey ses getirdi. O ses taaa buralardan, İsrail
sahillerinden bile işitildi. Ben de, duyduklarımı hiç çekinmeden harbi keriz, tertemiz bir yazayım dedim. Okuyanlar okusun,
canı isteyenler de yorum yapsın…
Öncelikle
ifade etmem gereken bir şey var. Türkiye’den İsrail’e aliya yapanlar (göç
edenler) Türklüklerini asla unutmazlar. Dolayısıyla Türkiye Yahudileri ile
yakından ilgilidirler. Ayrıca İsrail, dünyanın neresinde olursa olsun her
Yahudi’yi vatandaşı kabul eder ve her an yardımına koşmaya hazırdır. Türk Yahudileri
de, İsrail ile yakından ilgilidir. Çünkü dünyadaki tek Yahudi devleti
İsrail’dir ve elbetteki bütün Türk Yahudilerinin, neredeyse hepsinin, İsrail’de, yakından uzaktan bir yakını
vardır. Bizler birbirimizle yakından
ilgiliyiz. Yani yazıyorsak, konuşuyorsak niyetimiz dedikodu değildir. Orada
olanın ucu bize de dokunuyor.
Gelelim
şimdi düğüne. Yani esas konumuza. Pek güzel oldu. Çok orijinal oldu. Herkesler
bayıldı. Darısı bütün bekârların başına. İnsan seyretmeye doyamıyor. Allah
mesut etsin. Bir yastıkta kocasınlar. Önemli olan bu…
Ama
sevgili arkadaşlar, bu düğün ne diye sosyal medyada yayınlandı? Bu gösteriye ne
lüzum vardı? Olabilecekler düşünülemedi
mi? Üç beş tane kendini bilmez kara cahil deyyus, “Yahudiler’in” diye başlayarak,
içlerindeki nefreti öğürerek kustu. Küfürlerin
ucu, bırak Türk Yahudilerini, taaa
buraya kadar gelip bana da dokundu. Niye
be canım? Niye çanak tuttunuz ki? Bu
nefretin hala oralarda bir yerlerde durduğunu bilmiyor muydunuz? Böyle bir
sonucu tahmin edemediniz mi? Burası Trakya. Burası Türkiye. 1934 de olanları
hiç mi okumadınız? (1934 Trakya Yahudi olayları - http://ankarali-50.blogspot.co.il/) Hiçbir
şey değişmedi. Einstein, “ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha
zordur” demiş. Ne laf be! Hakikaten
öyle. Hala “biz Türkiyeli Yahudiler, eşit vatandaşlarız” diye iddia etmenin,
ümit etmenin, yanlışlığının farkında değil misiniz? Niye hala “eşitlik” dileniyorsunuz? Uzun lafın kısası, küfürler ne
yazık ki güzelim düğünü gölgeledi.
Neticede
Türk halkının Yahudilere olan muhabbetinde bir fark yok. Çok da derinlerde
olmayan nefret hala orada. Bu ön yargıyı asla değiştiremezsiniz. Bizler İsrail dölüyüz. İşte o kadar. Şimdi ne
zannediyorsunuz yani, birileri bu ırkçı küfürleri dava konusu mu edecek? Hadi
canım sen de…(Bu arada pek çok Türk vatandaşının da böyle düşünmediğini
biliyorum. Onları tenzih ederim.)
Bir de şu var:
Türk Yahudileri madem ki;
bu kadar hakarete ve düşmanlığa rağmen,
kendi konfor alanlarından ödün vermek istemiyorlar;
popoları Türkiye’deki köklerini söküp başka
medeniyetlere yeniden dikmeye cesaret edemiyor;
biraz daha muhafazakâr yaşamaları gerekmiyor
mu?
Adam
başı 180 avrodan 5 yıldızlı salonlarda düğünler, bar mitzvalar, hatta sıradan
yaş günleri için tutulan mekânlar, sadece bir kere giyilen binlerce dolara mal
olan kıyafetler… Sinagoglarda bile inanılmaz dekolteler, özellikle gelinlerde. (Sanki
daha az dekolte olsa gelinin güzelliğine halel gelecek. Burası sinagog be. Güya dini mekân.)
Türkiye’deki
Yahudiler; siz daha iyi bilirsiniz
ama bütün bu debdebeli yaşam antisemitizmi
körüklemiyor mu? Bana oturup da “Türk Yahudi Cemaati parayı kaybetti, yok
artık o eski saltanat” demeyin. Her şey aynen devam ediyor. Belki sadece
biraz azalarak. Hepsi o kadar. “Adada
yazlık, boğazda balık” diye yazdığımda beni eleştirenler şimdilerde
“yani sana katılmamak elde değil” diyorlar.
”Ne
yani, şimdi suçlu biz mi olduk?” demeyin. Elbette para sizin,
istediğiniz gibi yaşamaya hakkınız var, ama sonuçları da işte böyle oluyor. Katlanmak
zorunda kalıyorsunuz/kalıyoruz. Siz de azdırmayın milleti be canım. Biraz daha
muhafazakâr yaşansa ne olur? Yılardır söyleniyor, hiç birimiz dinlemiyoruz.
Türkiye artık o eski Türkiye değil. Tarihte bu gösteriş merakımız yüzünden
başımıza neler geldiğini biliyoruz. Biliyoruz değil mi?
Sevgili
kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım, bu hafta da bu kadar.
Hepinizi
muhabbetle kucaklarım…
Sevgiyle
kalın, hoşça kalın.
Aaron
Baruch (Ankaralı)
Kaynakça :
Sosyal medya…